Ads 468x60px

18 Eylül 2012 Salı

Biraz Depresif Biraz Manipülatif Bir Yazı

I'm a creep
I'm a weirdo
What the hell am I doing here?
I don't belong here

Yukarıdaki sözler Radiohead'ın Creep şarkısının nakaratı...

"Ben buraya ait değilim" diyor. Bazen böyle hissettiğiniz oluyor mu? Kendi ülkenizde bir yabancı gibi. Bazen kendi ailenizde, evinizde... Ama en çok yaşadığınız şehirde bir yabancı... Sizin için de kalabalık caddelerde yürürken tanıdık gelen insan profili, son zamanlarda asık suratlı, aceleci, huzursuz bir insan yığınına dönüştü mü?

"Duyarlı, sevecen, sağduyulu, insan seven" bir kişi olarak kendinizi tanımlarken, artık "Göremiyorum, duyamıyorum,hissedemiyorum, bilemiyorum"mu diyorsunuz?
"Göremiyorum çünkü gelecek karanlık"
"Duyamıyorum çünkü patlamalardan, çığlıklardan kulaklarım sağır oldu"
"Hissedemiyorum çünkü insanoğlu bu kadar yoğun acıları yok sayar"
"Bilemiyorum çünkü bildiklerim sanki geçerli değil, hiçbir işe yaramıyor"

Bazen başka bir dünyada başka bir hayat sürmek istersiniz. "Ben buraya ait değilim " derken bulursunuz kendinizi. "Burada ne işim var?"  Dışarıda, başka ülkelerde, başka hayatlar var!
"Bunca saçmalığın arasında, iyi birşeyler yapmaya çalışırken, beni fark eden var mı gerçekten?
"Çarkın içine girmemek için direnmek,  Don Kişotluk mu? "

Çok kaliteli işler yapabilir, çok bilgili, zeki, dürüst bir insan olabilirsiniz.
Ancak bu pratikte işe yaramayabilir.
Çünkü insan psikolojisi  "hain" dir. Yani yanılsamalara çok açıktır, kolay manipüle edilebilir.
Manipülasyonsa hem zeki, hem de cahil cesareti barındıran, genelde antisosyal özellik gösteren kişilerin işidir.
Yani içinde dürüstlük, insan sevgisi, empati olmayan bir yapının... Toplulukları manipüle etmekse en kolayıdır.
Birkaç dakika içinde yüzlerce insanı kandırmak üç beş kişinin elindedir. Düşünmeden hareket edebilir topluluklar.
 Düşünmek, mantık yürütmek zor iştir hatta insanoğlu için zaman kaybıdır. Kısa bilişsel yollar tercih eder, kalıplara taparız. Çünkü güvende hissettirirler ve işimizi kolaylaştırırlar.
Oysa kalıplar ve kısa yollar, düşünmeden hareket etmemize neden olur ki bu tehlikelidir. Bence günümüzün de en büyük derdidir. Okumamak, araştırmamak, düşünmemek ve gelişmemek...
Çocuklarımıza düşünmeyi öğretelim.
Bizi örnek alarak eleştirmeyi, şüphe etmeyi öğrensinler.
Onlara en çok insanları sevmeyi, onlara güvenmeyi öğretelim.
 Kalabalık caddedeki asık suratlılardan olmasınlar.
Trend delisi, boş muhabbet ustası değil, gerçek şeyler konuşan, duygularını ifade edebilen, korkusuz insanlar olsunlar.
Öyle olsunlar ki, onlardan çok fazla olsun ki, ülkelerine, şehirlerine hatta kendilerine yabancılaşmasınlar.
Acılara son veren bir kuşak yetiştirelim ve onlar buraya ait olsunlar.



1 yorum:

  1. Kızımın ilk yaş gününde 15 yıl sonra verilmek üzere mektuplar yazılmıştı. Büyü dayısı şöyle yazmıştı: "...15. yaş gününde seni nazlı, çıtkırıldım, ailesine bağımlı, kırılgan bir kız olarak hayal etmiyorum; sporcu, cesur, ailesine ve değerlerine bağlı, kararlı bir birey olarak görmek istiyorum, umarım ailen böyle yetiştirir..." Bu yazı daha da uzayan dileklerle doluydu. Çok emek verecektik; hem çok heyecanlandım hem de ürktüm başarabilir miyiz diye.

    Yazınızda belirttiğiniz gibi çocuklarıma (önce)"düşünmeyi" öğretmeliydim, önce ben düşünerek. O zaman daha kolay olurdu gerisi.

    Hatırlattığınız için teşekkür ederim. Elinize sağlık, keyifle okudum.

    YanıtlaSil