Çalışan Ebeveyn Olmak
Geçtiğimiz aylarda ünlü terapist Dr. Stan Tatkin Türkiye’ye geldi ve biz
terapistlere çocukluk dönemi ve bağlanma konusunda bir eğitim verdi.
Eğitimin sonunda bir video izledik. Minik bebeği olan
çalışan bir anne olarak videoyu sonuna kadar izleyemedim, kendimi dışarı attım.
“Ama ben yarı zamanlı çalışıyorum” diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Mesele benim anneliğimle ilgili değildi bence. Benim geçmişimden çıkıp gelen hayaletlerdi sorun. Fena tetiklenmiştim. Bir de yeni annelik, hormonlar derken... Gözyaşlarıma engel olamadım.
Videoda annesi doğum yapacağı için birkaç günlüğüne kreşe
bırakılan bir çocuk vardı. Çocuğun gün içindeki psikolojik durumuna vurgu
yapmaktı videonun amacı. Bağlanma figürleri etrafta olmayınca neler olur bunu
gözlemleyebiliyordunuz.
Stan, Amerika’da doktorlara bu videoyu izlettiğinde
birkaçının işi bıraktığını söylemişti.
Videoda korkunç bir manzara yoktu elbet. Çocuğun giderek
mahsunlaştığını görmekti belki anne damarıma dokunan. Biraz da çocuk tarafıma
dokunan…
Biraz önce Amerika’daki doktorların çalışma saatlerine dair
bir haber okuyunca izlediğim video tekrar
aklıma düştü.
Doktorların çok uzun çalışma saatleri olduğu ve ev-iş
dengesini tutturamadıklarına dair bir araştırma sonucundan bahsediliyor.
Bu durumun kişinin ruh sağlığını etkilediğini ve tükenmişlik
sendromuna davetiye çıkardığı anlatılıyor.
Çalışmada uzun çalışma saatlerinden en çok kadın doktorlar,
genç doktorlar ve akademik kariyere devam edenlerin etkilendiği söyleniyor.
Sadece doktorlar değil onların partnerleri de uzun çalışma
saatlerinden olumsuz etkileniyor.
Stan, “Ebeveynler herseye aynı anda sahip olmak istiyor
ancak bu mümkün değil. “ dedi.
Bir ebeveynin çocuğu günboyu görmemesi hatta bazı günler hiç
görmemesi, bağlanma açısından sağlıklı bir durum değil. Bir de sık değişen
bakıcılar ve kreş konusunu işin içine katınca… Stres yüklü, çalışmaktan
bunalmış, tükenmiş ebeveynler çocuklarına ne verebilirler?
Peki ebeveynlerin kariyerlerini bir kenara koyup sadece
çocuklarıyla ilgilenmeleri çözüm mü? Pek gerçekçi bir çözüm olmaz bu!
Sebepleri saymakla bitmez.
Bence çözüm, uzun çalışma saatlerine artık bir son vermekten
geçiyor. Doktorluk veya başka bir meslek fark etmez.
Uzun çalışma saatleri, kötü çalışma koşulları, üstüne
trafik, geçim derdi derken ne biz iyi olabiliyoruz ne de çocuklarımıza iyi
şeyler verebiliyoruz.
Ebeveynlerin desteklenmesi ve ebeveynlerin birbirini
desteklemesi gerekiyor.
Çocuklarımıza zaman ayırmamız ve onları nasıl yetistireceğimize
dair oturup düşünmemiz gerek. Bunun için de tabi sakin ve huzurlu olmamız gerek.
Bence içinde yaşadığımız sistem ebeveynlere gore tasarlanmamış.
Bu kadar zorlanmamız ondan.
Ne dersiniz?
Çoookkk çoook çoookkk ama çoook haklısınız. İşte çalışmakla hissetiğim duygular bunlar benim. Evet çalışmalıyım ama çocuğumu göremedikten sonra ne anlamı var?
YanıtlaSilÇok güzel ifade etmişsiniz ama ülkemize bakınca bunun kısa vadede çözülemeyeceğini öngörebiliyorum.
Bu arada blogunuzu yeni keşfettim.Çok güzel.Artık sıkı bir takipçinizim.