Merhaba,
Çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konuda yazmak istedim.
Bu konuyla ilgili okuma yaparken içimi bir sıkıntı kapladı. Sizle paylaşmak, ne durumdasınız bilmek istedim.
Belki burada paylaşır, belki içinizde tutarsınız.
Konu çocuklukta yoğun hissedilen duygular...
Çocukluk gerçekten özgür, rahat, umursamaz hissettiğimiz zamanların toplamı mı? Çocukken kendinizi temiz, masum, neşeli ve özgür mü hissedersiniz? Yoksa çocukluğunuz size taşıması ağır yükler ve duyguları mı çağrıştırıyor?
Okuduğum bir kitaptaki şu soru taş oldu içime oturdu: "Yoksa sizin için umarsız çocuklar hep başkalarının çocukları mıydı? Siz hep suçlu, hata yapmaması gereken, sorumluluk yüklenen mi olmak zorundaydınız?"
Evet. Çoğumuz öyle olmak zorundaydık. Belki bir kısmımızın çocukluğuna dair hiçbir anısının kalmamasının sebebi de bu. Kaldıramadığımız anıları sileriz. Ama aslında orada öylece dururlar anılar. Cebimizdeki taşlar gibi ağır yük olurlar bize. Ama bilmeyiz onların orada olduğunu.
Böyle olmak zorunda değil. Yıllar önce çocukluğumuza dair duygularımızı konuşurken bir psikolog arkadaşım "Suçluluk çocukken hissedilen en son duygu olmalı" demişti.
Bahsettiğim şu günlük yaşamda yanlış birşeyler yapınca hissedilen suçluluk, pişmanlık değil. Bahsettiğim "Her şeye ben sebep oldum" hissi. Hani şu insanın içinin nedensiz sıkılmasına ve bütün kötülükleri hak ettiğine, zaten kötü bir insan olduğuna inandıran o hain duygu.
Son yıllarda yapılan çalışmalar bebeklerin ilk aylardan itibaren "utanç" hissedebildiklerini ortaya koyuyor. Anne karnındaki bebek bile annenin ses tonundan ne durumda olduğunu anlıyor. Bebek, anne onu istemiyorsa, bunu biliyor. "İstenmeyen" olduğunu başından hissediyor. Hayatı boyunca "istenmeyen" olma rolü oynuyor.
Bizim kültürümüzde bol bol karşılaştırmalar yapmak,çocukların utanç duymasına sebep olmak, "Beni çok üzdün, bak senin yüzünden hasta oldum" demeler vardır.
Bu hislerle büyüyen çocuklar olduk biz.
Çocuklar büyürken kendilerini dünyanın merkezi sanırlar. İyiliklerin de kötülüklerin de kaynağının kendileri olduğunu sanırlar. Anne baba boşanır, buna anlam veremez, kendisi dışında bir sebep bulamaz. Minik zihni henüz "Dünyada benim dışımda da bir hayat var" ı algılayamaz.
Yani çocuklar zaten hâli hazırda zor duygular yaşamakta, mantık hatalarıyla dolu çıkarımlar yapmaktalar.
Bunları düzeltmek, onlara yardımcı olmak, iyi çocuklar olduklarını hatırlatmak yetişkinin görevi.
Bizim gibi büyümesin çocuklar. "İyi" olan, iyi olmayı "hak eden" başkalarının çocukları olmasın.
Özgür çocuklar yetiştirmeli. Duygusal olarak özgür...
Bu çocuklar bizim neslimiz gibi korkularla dolu, bağımlı, huzursuz çocuklar olmamalı.
iPhone'umdan gönderildi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cebimde taşlar var Pınar o kadar söyliyeyimki bu taşların ağırlığını anne olunca hissettim
YanıtlaSilÇiğnemeden yuttuğum onca şey var ki bu günümüzü karartan...
YanıtlaSilNasıl onlara rağmen duygusal olarak özgür yetişecek bu çocuklar?..