Ben bir terapistim ve her fırsatta bunu söylüyorum. Aslında terapiste hiiç gerek yok. Bazılarının hiç ihtiyacı yok.
Eğer çocukluk travmalarınız, hayat mücadeleniz, kocaman evlerde yapayalnız, eşya kalabalığıyla ; kocaman arabalarda trafikte oradan oraya giderken sinir harbiyle geçen hayatınızı değiştirmek istemiyorsanız terapiste gitmeye de gerek yok.
Çünkü terapi bu hayat tarzına karşı bir tehlike ! "Çocuğum vuruyor, sürekli ağlıyor, asla memnun olmuyor ve ben kendimi sürekli yalnız, çaresiz hatta son zamanlarda sevgisiz hissediyorum" diyor çoğu ebeveyn.
Çünkü etrafımızdaki gürültüden, karmaşadan kendi iç sesimizi duymaz olduk. Bir an dursak kafamızdaki onlarca kaygılı ses bize zehir eder keyifli anları.
Siz hiç şöyle güzel bir manzaraya karşı, sevdiğiniz yanınızda, güzel bir akşam geçirirken neden tırnaklarınızı yediğinizi merak ettiniz mi ?
Ya da çocuğunuzla keyifle vakit geçirirken kendinizi durmadan telefonu,saati kontrol ederken "Aa yeter ama artık. " Dediniz mi kendinize?
İçinizdeki "Güzellikleri hak ediyorum!" Diyen ses kısılmış "Çalış! Ne yaparsan yap yetersizsin. Sen hayattan keyif almayı şimdi hak etmiyorsun. Belki daha sonra!" Diyen o robotik ses almış yerini.
"Blackberry'nin ışığının rengi dönmeden uyuyamıyorum" diyenler! Zaten o sebeple veriliyor size o minik aletler. Yatmadan önce işle ilgili epostalar okuduğunuz için her gece rüyanızda patron sizi kovalıyor siz de plazanın koridorlarında kayboluyorsunuz.
Ama biliyorum. Kimileri böyle yaşamak istiyor. Hayatla kavga halinde... Başka türlüsü mümkün değil sanıyor, ona inanıyorlar.
Aman diyeyim. Terapiye gelmeyin! Daha iyi bir hayat hak ettiğinizi düşünürsünüz falan. Nolur nolmaz. Siz en iyisi bu yazıyı da okumamış gibi yapın.
0 yorum:
Yorum Gönder