Ads 468x60px

20 Temmuz 2012 Cuma

Atın Bunu İçeriye!


Bir baba oğlunun hapse atılmasını neden ister?
Emniyete yolum düştü.Hızla işimizi halledip gitmek istiyoruz. Bir elimizde oğlumuz...Bir baba polisleri oyalayan bir diğer babaya “Biraz hızlı olur musunuz? Burada bebek var da...” diyor. Diğer baba ters ters bakıp “Memleket neresi gardaş?” diye işlem yapan polise soruyor. O babanın son model cep telefonu çalıyor. “Parmağı mı kopmuş? Kopsaymış! Belki akıllanırdı” diye birilerine öfke kusuyor. “Gide gele ahbap oldum emniyettekilerle!” diyor konuştuğu polise.
Oğlu “yine” kavga etmiş. Her seferinde bir şey oluyormuş, bu kez de neredeyse parmağı kopuyormuş. Bu dertli baba öyle bir cümle ediyor ki her sözcüğü kafamda çınlıyor ve kalbimi acıtıyor.
“Kaçıncı kavgası bu bizim oğlanın.İçeri atın dedim.İçeri atacak bir şey yok dediler. Bir hafta kalması benim için yeterli aslında.” Şimdi sıkı durun Baba şöyle devam ediyor “Eskiden üç dört gün atın derdim, atarlardı, artık atmıyorlar”
İçim acıdı. Oğluna babalık yapamamış, “devlet baba”nın onu disipline etmesini isteyen bir baba. Bir yanda da minik bebeğinin beş dakika bile sıkıntıya girmesini istemeyen bir baba. Belki bu baba da böyleydi oğlu minikken. Belki de çok sevinmişti bebeği olduğunda? Acaba ne oldu, nerede koptular da oğlu bu hale geldi” diye düşündüm.
Acaba bu baba “Oğlum” diye bağrına basmış mıdır yavrusunu yoksa uykusunda mı sevmiştir? Hata yapınca onu dövmüş ve sorun çözmek için tek yolun şiddet olduğuna mı inandırmıştır oğlunu, yoksa konuşarak mı anlaşmışlardır? Yere düşünce bir tokat da o mu atmıştır yoksa onu teselli mi etmiştir?
Bir baba oğlunun parmağının kopmasını, oğlunun hapse girmesini nasıl bir çaresizlik ve öfke duygusuyla diler? O baba “Dövülen köpekler ve ölü ruhlar”* daki baba modelindense geçmiş olsun. Ne baba iflah olur, ne de oğlu ıslah olur...

0 yorum:

Yorum Gönder